ASKON Sakarya Şubesi Çevre Komisyon Başkanı Fatih Boztepe 22 Mart Dünya Su Günü ile ilgili değerlendirmelerde bulundu

Bugün Dünya SU GÜNÜ halen suya erişebildiğimiz için kendimizi şanslı görmeliyiz.

ASKON Sakarya Şubesi Çevre Komisyon Başkanı Fatih Boztepe 22 Mart Dünya Su Günü ile ilgili değerlendirmelerde bulundu

Boztepe ;Dünya su günü, 1993 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilmiştir. Buna benzer birçok gün var ve hep deriz ki “sadece bugün mü hatırlanacak, her zaman hatırlayalım diye sosyal medya üzerinden hep eleştiriler yaparız.” Su günü de öyle. Doğal kaynaklar için gün gelecek tükenecek deriz ama belki insanın tükenmesini önleyebileceği ya da süresini uzatabileceği tek doğal kaynak olan suyumuz için söylemden öteye gitmeyiz. 2020 yılında yaşanan kuraklıklar nedeniyle alarmlar verilmişti, barajlarımızda, yeraltı sularımızda ciddi azalmalar görülmüştü. Nedeni su tüketimindeki israf, küresel ısınma ve mevcut kaynakların kirlenmesi idi.
Mevsimsel yağışlarında etkili olması sebebiyle günümüzde barajlarımızda doluluk oranları %100 ‘e ulaşmış, bu yaz su ile alakalı sıkıntı çekmeyeceğimiz kesinleşti ama gelecek senelere ya nasip.
Tüm Dünya’da küresel ısınma, çevre kirliliğini azaltma, yenilenebilir enerji, geri kazanım ve tekrar kullanımlar üzerine ciddi uygulamalar, yaptırımlar devreye alınmaya başlandığı gibi, Ülkemizde de buna paralel çalışmalar yürütülmektedir. Başta Bakanlık akabinde yerel yönetimlerde düzenlenen çalıştaylar ile 3 ya da 5 yıllık stratejik planlar hazırlanmaktadır. Temennimiz bunların kağıt üzerinde kalmaması hiçbir baskı dikkate alınmadan uygulanmasıdır. Eskilerin dediği gibi “balık baştan kokmamalıdır”. Zaten vatandaşlarımız çevre bilinci konusunda yeterli seviyede olmadığı için “buna sanayiciler dahil edilebilir” yöneticilerimizin bu davranışından destek almamalıdır. Herkesin daha vicdani ve çevreci yaklaşım göstermesi ve kuralları uygulaması gereklidir dedi.
“YERYÜZÜ, BİZE ATALARIMIZDAN MİRAS KALMADI, ÇOCUKLARIMIZDAN ÖDÜNÇ ALDIK”.
Türkiye'nin tatlı su tüketiminde tarım en fazla su kullanımı yapılan sektör iken en az kullanılan sektöründe sanayi olduğunu görüyoruz. Bir sanayici STK ‘sı olarak ta birkaç önemli hususları belirterek sözlerime son vermek istiyorum. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus; Sanayicinin yeraltı sularını ucuz olması sebebiyle yaygın ve bol miktarda veya “kayıt dışı” kullanmasıdır. Çalışan personelin kullanımına yönelik olarak bütçesi el verdiğinde sensörlü vanaları kullanmalıdır. Proses kullanım suları olarak içme suyu kaynakları yerine geri kazanılmış su sistemlerini kullanmalıdır. İleride yaşanılanacak su sıkıntıları düşünülerek ilave olarak yağmur suyu depolama uygulamaları yapmalı, prosesten kaynaklanan atıksularını öncelikle azaltmaya yönelik metotlar geliştirmeli, gri suların ve prosesten kaynaklanan atıksularını bahçe sulama, soğutma suyu, vb sağlığı etkilemeyecek uygulamalarda kullanmak üzere geri kazanmak için yatırım planlamalıdır. Yenilenebilir enerji kullanımına yönelik planlamaları mutlaka yapmalıdır. Devletimizde bu uygulamaları mutlaka teşvik etmelidir.
AB ‘nin karbon emisyonuna ilişkin uygulayacağı vergi dikkate alındığında ilerleyen zamanlarda su tüketiminin de azaltılmasına yönelik yeni uygulamalarında getirileceği de her zaman akılda tutulmalıdır. Çevre kirliliği, doğal kaynak tüketimleri denilince akla sanayi geldiğine göre “Bugünün Dünyasında israf ederek, çevre kirleterek geçirdiğimiz her mutlu ve bol kazançlı günler, gelecek neslin yaşacağı zorlu günler” demektir. 
Sözlerime bir Kızılderili atasözü ile son vermek istiyorum.
“Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık”. ifadelerini kullandı.
 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER