DEĞİŞEN TERÖR POLİTİKASI ve YAKLAŞAN ÇÖZÜM

Türkiye yüzyıllardır, Osmanlı'nın güç kaybetmesinden, Cumhuriyetin ilan edilişinden bugüne kadar süregelen  büyük bir sorunla mücadele etmekte..

Her konuda manevra alanımızı kısıtlayan; Osmanlı'nın son döneminde, Lozan'da, 80 döneminde, sonrasında sürekli devam eden bir sorun..

Verilen şehitlerimiz, maddi büyük kayıplar..

Türkiye Cumhuriyetinin bir numaralı kanayan yarası.. Terör..

Bu sorunun sebep ve çözümlerine dair bazı tespitlere yer vereceğim..

Osmanlı Devleti kazandığı topraklarda hiçbir zaman göç politikası izlemedi.

Yerel unsurların hayatına müdahale etmedi. Onlara adaletli bir devlet yönetimi sağladı. Şu anda ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesini kapsayan bölge çok farklı etnik unsurlar barındırıyordu. Ermeniler, Yezidiler gibi Hristiyan kökler bölgedeki farklı etnik ve dini unsurlardandı. Örneğin 1921 yılında, tehcirden sonra olmasına dikkat edelim! Cizre nüfusunun yüzde 75 i Nasturi idi.. Nasturi Hristiyanlığın farklı bir yorumudur. 1000 yıldan fazla bu bölgede yaşamış bir topluluk.. Hatta 1924 'te Nasturi isyanları adı altında isyanlar başlatılıyor.. Ermeni ve diğer gruplar 1800’lerin sonundan itibaren başlayan isyanlara devlet sürekli mücadele etmek zorunda kalmış. O dönemde başlayan isyanlar günümüze kadar devam etmekte..

Bölgedeki Hristiyan kökler, Osmanlı'nın güç kaybından itibaren savaşı başlatmışlar.

İsyanların büyük çoğunluğu Ermenilere ait, bazılarında Kürtlerle birleşmeler var.. Örneğin Hoybun cemiyeti.."Hoybon" Kürtçe benlik, "haypun" Ermenice Ermeni yurdu kelimeleri birleştirilerek kurulmuş bir örgüt. Bu gibi birliktelikler de kurulmuş..

Ben meselenin Ermenilerle olan bölümüne değineceğim..

1915 tehciri ve sonrasında bölge nüfus yapılanmasına dair sağlıklı bir bilgi edinmek çok güç.

Çok sayıda sığınmalar, kimlik gizlemeler olmuş.. Türkiye'de büyük bir kripto gerçeği var..

Eski TTK başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu'nun çok önemli bir açıklaması var. Bölgedeki Kürt-Alevi olarak bilinenlerin Ermeni, Kürtlerin de Türkmen olduğunu dile getirmişti. Önemli bir açıklamaydı ama büyük eleştiriler de aldı. Sebebi yüzyıllardır devam eden terör sorununun ana sebeplerinden birinin açığa kavuşmasını istemeyen güçlerdi. Şu anda ve 150 yıldır PKK, ASALA ve isyanların çoğu ermeni odaklıdır. PKK terör örgütünün kurucu ve yönetici kadrosu, siyasi uzantısının milletvekilleri bölgedeki Hristiyan köklerin devamıdır. Türk milletinden intikam alınmaya çalışılmaktadır. Tehcir sırasında Kürtlerin onlara zulüm ettiğini söyleyenler, şimdi Kürtlerle dostluklar kurmakta garip bir şekilde!!

Peki, yakılan köyler, şehit ettikleri masum köylüler..

Detaya inildiğinde 1915 sırasında yaşadıklarını hepsi biliyor, unutmuyor ve intikamı alınıyor. Olay 100 yıllık intikam olduğu açıkça belli oluyor. Bunu idrak eden birinin bu sorunu açılımla, tavizle çözmeye kalkması komiktir!!

PKK hiçbir zaman faaliyetlerini durdurmayacaktır, Bizim çözmemiz gereken kandırılan, Türk milletine mensup Müslüman yerel bölge insanını sahiplenmek ve engellemektir.

Burada en önemli unsur, bölgedeki yerel halkın örgütle bağını koparmak. Çünkü kendileri de oyunun farkında değil.. Yüzyıllardır süregelen kin ve nefretle haçlı savaşının piyonu yapılarak, devleti arkadan bıçaklayan Ermenileri kovdukları için bugün kendilerinden intikam alındığını anlamıyorlar.

Bunun önüne geçebilmek için birçok şey var. Ekonomi bunlardan biridir. Bölge yıllardır aşiret ağalarının hegemonyasında. İnsanı insan yapan değerler sıfıra inmiş. Bu şahıslar halkın olması gereken toprakları kendi malları gibi tapulamışlar. Sonra terör olayları ile güvenlik riski sebebiyle kendilerine ait olmayan toprakların üzerinde durmaları bile çok görülür olmuş..

Toprak deyip geçmeyin, toprak bir insanı yaşadığı yere ait hissettiren en önemli etmenlerden biridir. Oluşan zulüm düzeni insanları yerinden, yurdundan etmiş. Aradan birçok yıl bile geçse ilk hatırladıkları şey orada ona ait olan topraktır, bahçedir, ağaçtır. Çünkü onundur ona aittir..

Düşünün ki bölgede yaşayan birisiniz, yaşama amacınız doymak daha ilerisi yok.

Sadece karnınızı doyurabiliyorsunuz mülkiyet şansınız yok. Hayatınızı bir ağanın daha zenginleşmesine adamış durumdasınız. Ve bir gün biri gelip yalanlarla, devletin sizi bu hale getirdiğine, atalarınızı öldürdüğünü işkenceler ettiğini anlatıyor; kahraman olma hayalleriyle, zaten insan olarak yaşamadığınız topraklardan sizi teröre (İnsan!!! Olmaya )davet ediyor. Yeterli eğitiminiz de yok, dış dünyadan da haberiniz sınırlı. İkilemde kalmama şansı az. Sonra dağa çıkıyorsunuz ve dağa çıkmayan eşinizin dostunuzun akrabanızın kendisine ait olmasa da üzerinde doğup büyüdüğü topraklarında çekinmeden yürümesine yine kendi ellerinizle müsaade etmiyorsunuz.. Tatbiki vatana ihanet etmenin bizce anlaşılır bir yanı yok. Ama ne yazık ki olan durum bu! Böyle büyük bir tezgah sonrasında katmer katmer acılar içiren bir sarmal… Kimse kimseye güvenmiyor, hepsinin buluştuğu nokta suçlu Devlet…

 

Devlet, insanının bu ikilimde kalmamasını sağlamakla mükelleftir elbet.

Bunun için de önemli ekonomik reformlar yapılmalıdır. Toprağı olan, ağacı olan, insanca yaşayan biri o iğrenç örgütün ağına düşmez!! Düşmemeli…

 

Bir konuya daha değinirsek; Devletin gücü ve bunu hissettirmesi..

2002 den beri olanlara değineceğim şimdilik..

"Dersimde devlet sizi öldürdü" "bize oy vermezseniz beyaz Toroslar geri döner" tarzı yüzlerce cümle..Yani bu devlet sizi öldürdü ve biz olmazsak öldürmeye devam edecek. Teröristle mücadeleyi, devletin vatandaşını öldürmesine dönüştüren ihanet dolu bir dil.. 2002’den önce ve sonrasında bölgede farklı siyasal partiler varlık gösterebilirken, şu anda belirli bir bölge tamamen ihanet partisinin elinde. Şimdi üst akıl diye hedef gösterdikleri oluşum, onlara bunu yapmasını emretti ve yaptılar.

 

Bölge insanını ayırın. Devletten uzaklaştırın, millet kavramını bitirin, sürekli farklı etnik kimlikleri dile getirin. Onların ayrı unsur olduğunu kafalarına sokun. Bir olmasına izin vermeyin dediler ve yaptırdılar. Terörle mücadele edeni terörist, teröristi barış elçisi yaptırdılar.

Ne yazık ki 2015 Temmuzuna kadar süren ihanet sürecine engel olamadık.

 

Bu süreç başladığından itibaren ve sonrasında MHP’nin güçlü duruşu sayesinde 7 Haziran seçim sonuçları milletin nazarında bu yolun yol olmadığını göstererek bugün devletin olması gereken duruma gelmesini sağladı.

 

Teröristle mücadele ediliyor.

Devlet terörist olmayana merhametini gösteriyor.

Başından beri denildiği gibi 1000 yıllık kardeşliğe sahip çıkılıyor.

Daha önce MHP’nin açıkladığı bölgesel kalkınma programı devreye alınıyor.

 

İşimiz bitmedi, teröristi, haini kanında boğup bölgenin masum insanına da devletin adaletini, merhametini göstereceğiz. Bu sorun birilerinin adlandırdığı gibi değildir. Bu 1000 yıllık kardeşliği bitirenlerin 1000 yıllık intikamlarıdır.

 

Ülkücüler olarak, bu sorunu kendi sorunumuz ilan ediyoruz..

Bölge insanı bilinçli olarak bizden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Buna rağmen 7 Haziran 2015 seçimlerinde MHP Harran ilçesinde yüzde 39 oy alabiliyor.

MHP bu sorunu çözemez, MHP bölgede olamaz söylemleri tamamen ihanet odaklarının propagandasıdır. Algı yönetimidir.

 

MHP’nin tavrı nettir.

Ayırımsız net bir şekilde her daim 1000 yıllık kardeşlik ilelebet sürecek demiştir.

İhanet edene ihanetin bedelini ödetmek, mağdurun mağduriyetini gidermek..

Devletin tüm gücüyle adaletiyle, savaşıyla varlığını herkese hissettirmektir.

 

Çözeceğiz..

Tarih huzurunda sözümüz olsun..