Dolar 6 TL’yi, Euro 7 TL’yi gördü. Bu büyük artışın devamının da gelmesi bizleri şaşırtmayacaktır. Biz bunun Türkiye’ye diz çöktürme operasyonu olduğunun elbette farkındayız. AKP’nin iktidarının 2002-2014 yılları arasında 1,5 TL – 2 TL arasında gidip gelen Dolar, ne oldu da son birkaç yılda artışa geçti ve son birkaç haftadır nasıl oldu da rekor üstüne rekor kıran duruma geldi? Gece yatarken bakıyorsun Dolar 5 TL, sabah kalkıyorsun olmuş 6 TL. Gece gece doları %20 artıran sebep nedir?

Bunun sebebi gayet açıktır. AKP iktidarı 2014’e kadar Batı’yla uyumlu yürüdü. Avrupa Birliği’ne girme uğruna ne istenirse yapıldı. İdam cezasını kaldırmaktan tutun da zinayı suç olmaktan çıkarmaya kadar bir sürü devrim nitelikli olan ve bazısı bizim milli ve manevi değerlerimize de uymayan değişiklikler bile AB istediği için yapıldı. Kıbrıs’da KKTC’nin elindeki toprakların bir kısmını Rum’lara veren ve adada Rum hakimiyetini esas alan Annan Planı’nı bile AKP desteklemiş, hatta bu plana karşı mücadele veren Rahmetli Rauf Denktaş’a zorluklar yaşatılmıştı. O yıllar ABD’nin de her dediğine eyvallah çekildiği bir dönemdi. Türk Askeri’nin başına çuval geçiren ABD’ye gıkımız bile çıkmamıştı. Recep Tayyip Erdoğan’ın eşbaşkanı olduğunu ifade ettiği Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçası olan Irak’ın işgalinde ABD’ye tüm kolaylık sağlanmıştı. Hatta dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak’ta milyonlarca Müslümanın katili ABD askerleri için kendilerini demokrasi uğruna feda ediyorlar, inşallah sağ salim ülkelerine döner diye dua bile etmişlerdi.  Hal böyleyken Türkiye, Batı için iyiydi.

Sonra işler değişti. Recep Tayyip Erdoğan, tıpkı Saddam gibi kullanılıp atılacağının farkına vardı, yaptığı hataların ülkeyi uçuruma götürdüğünü görmeye başladı ve milli ve yerli politikaya dönüş gerçekleştirdi. Ülkeyi karpuz gibi dilim dilim bölünmeye götüren PKK ile Açılım Süreci bitti. Devletin her kurumunu etkisi altına alan ABD destekli sözde Müslüman özde işbirlikçi olan cemaat yapılanmasıyla mücadeleye başlandı. Bu durum elbette Batı’nın hoşuna gitmedi ve yıllardır koynumuzdaki yılan olarak beslenen FETÖ yapılanmasına askeri darbe emrini verdi. Türk Milleti’nin büyük feraseti ve vatanseverliği sayesinde, Batı büyük bir tokat yedi ve darbe girişimi başarısız oldu.

Şimdi ise emperyalist güçler, askeri darbeyle başaramadığını ekonomik darbeyle yapmaya çalışıyor. Emperyalizm bizi dolarla euroyla terbiye etmeye çalışıyor. Haliyle çok etkileniyoruz ve şunu da anlıyoruz. Yıllardır söylenen güçlü ekonomi söylemleri masaldan ibaretmiş. Dış operasyonlarla bu kadar çok etkilenen ekonomi ne güçlüdür, ne yerlidir ne de millidir. Biz yıllardır parayı betona gömerken Borsamız ve Bankalarımızın büyük çoğunluğu yabancıların eline geçti.  Dünyada inşaatla kalkınan ve güçlenen bir model olmamasına rağmen biz bu yanlışı denedik.

Bugün ülkemizin başına gelen ekonomik zorluğun sebebi neyse 2001 yılında Rahmetli Bülent Ecevit’in başbakanı olduğu DSP-MHP-ANAP Hükümetinin başına gelen de aynı şeydir. Ne Ecevit ne de Bahçeli Batı’nın Irak’ta, Kıbrıs’da, Ortadoğu’da yapmak istediklerine rıza göstermedi. Büyük Ortadoğu Planı’nın karşısında durdu. Bu Batı’nın hoşuna gitmedi ve bir ekonomik operasyonla hükümet çökertildi ve o zamanlar için Batı’yla uyumlu yürüyeceğine ve Büyük Ortadoğu Projesi’nde beraber çalışılacağına inanılan Erdoğan ve partisi, bu ülkenin başına bu şekilde getirilmişti.

Aynı Erdoğan bu dönem titreyip kendine dönmüş durumda. Pensilvanya’daki papazı vermeyen ABD, buradaki Evangelist papazını istiyor ama Türkiye dik durarak mücadelesini veriyor.

Elbette 2001 yılında MHP’nin içinde bulunduğu hükümete yapılanları yapmayacağız. Batırdınız gidin demeyeceğiz. Çünkü emperyalizmin istediğini biz hiç yapmadık, yapmayacağız. Belki o zamanlar Erdoğan ve çevresi, emperyalist bir ekonomik oyunla MHP zor duruma düştüğünde bize bir tekme de onlar atmış olabilir ama biz bugün atmayacağız, milli ve yerli bir çizgide oldukları sürece yanlarında duracağız. Emperyalist hiçbir müdahaleyi kabul etmeyeceğiz. Çünkü biz Türk Milliyetçisiyiz; böyle doğduk, böyle öleceğiz…