TÜDKİYEB Genel Başkanı Nihat Çelik:

Türkiye Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) Genel Başkanı Nihat Çelik, Dünyada ve ülkemizde su kaynaklarının adeta sigortası durumunda olan ve içerisinde biyoçeşitliliği barındıran sulak alan ekosistemleri hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl 2 Şubatta Dünya Sulak Alanlar Günü kutlandığına dikkat çekerek 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü münasebetiyle birtakım açıklamalarda bulundu.

TÜDKİYEB Genel Başkanı Nihat Çelik:

Türkiye Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) Genel Başkanı Nihat Çelik, Dünyada ve ülkemizde su kaynaklarının adeta sigortası durumunda olan ve içerisinde biyoçeşitliliği barındıran sulak alan ekosistemleri hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl 2 Şubatta Dünya Sulak Alanlar Günü kutlandığına dikkat çekerek 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü münasebetiyle birtakım açıklamalarda bulundu.

TÜDKİYEB Genel Başkanı Çelik, Ülkemizin su kaynakları açısından “su fakiri” ülkeler arasında yer aldığını belirterek “Ülkemiz küresel ısınmanın da etkisiyle gittikçe azalan bir yağış rejimine sahiptir. Bunun etkilerini kurak geçen kış mevsiminin ortasında olmamıza rağmen görüyoruz. Suyun petrolden daha değerli olduğu günümüzde gerekli önlemlerin gecikmeden alınması şarttır. 2007 yılında Türkiye Su Enstitüsü, 2021 yılında da Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı kurularak iklim ve su sorunlarının toplu halde tek çatı halinde yapılanmış olmasını önemli görüyoruz. Su kaynaklarımızın korunması ve verimli kullanımı konusunda bilimsel otoritelerin önerileri titizlikle uygulandığı takdirde göllerimiz sazlıklarımız, akarsularımız, derelerimiz kısacası sulak alanlarımız teminat altına alınacaktır” dedi.

Genel Başkan Çelik, kuraklık başta olmak üzere diğer bazı etmenlerin sulak alanları olumsuz etkilediğine işaret ederek, “Son yıllarda dünyada yaşanan iklim değişiklikleri nedeniyle ülkemizde yaşanan aşırı sıcaklar ve kuraklık, sulak alanlarımızı olumsuz etkilemektedir. Tarım alanlarında aşırı ve şuursuz su kullanımı özellikle yer altı su seviyelerini düşürmüştür. Bu da su rejiminin zarar görmesine ve dolayısıyla da yer altı suları için adeta rezerv görevi yapan sulak alan ekosistemlerini olumsuz etkilemiştir. Bu yıl ülkemizde sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi, düşen yağışların da normallerin altına kalması tarımsal kuraklık riskini gündeme getirmiş, yer altı su kullanımını artırmıştır” dedi.

Sulak alanların korunmasının mecburiyet haline geldiğini ifade eden Çelik, “Son dönemlerde ülkemizde yaşanan kuraklıklar, yer altı ve yer üstü sularımızın şuursuz bir şekilde kullanımı, tarımda şuursuz olarak kullanılan kimyasallar ve zirai ilaçlar, sanayiden kaynaklanan kirlilikler nedeniyle sulak alanlarımız elimizden çıkmakta daha da önemlisi biyoçeşitliliğin kaybolmasına neden olmaktadır. Ülkemizin sulak alan ekosistemlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak ve korumak zorunluluğumuz vardır. Dolayısıyla sulak alanlarımızı koruyalım ki geleceğimize miras olsun” ifadelerini kullandı.

Çelik, sulak alanlarda yaşanılan olumsuz tablonun bitkisel üretim yanında küçükbaş hayvancılığı da direk etkilediğine vurgu yaparak, “ Ülkemizin hububat ambarı olan Konya Kapalı Havzası’nda aşırı yer altı su kullanımı nedeniyle sulak alanların yüzde 65’i yok olmuştur. Ülkemizde son yıllarda yaşanan aşırı sıcaklar ve kuraklık sonucu sulak alanların yok olmasından, küçükbaş hayvancılığın ucuz yem kaynağı olan sulak çayırlar ve sulak alanların etkisindeki meralarımız da olumsuz etkilenmektedir. Dolayısıyla sulak alanlarımız sektörümüz açısından da önemli varlıklarımızdır” dedi.

Genel Başkan Çelik, sulak alanların korunması için yapılaşmaya ve şuursuz su kullanımına izin verilmemesi gerektiğini belirterek “ Sulak alanlarımız mutlak surette korunmalı, hatta kaybetmekte olduğumuz sulak alanları geri kazanmak için gerekli çalışmalar titizlikle uygulanmalıdır. Sulak alanları etkileyecek yatırımların projelendirilmesinde yatırımın yapılacağı bölgenin ekolojik, biyolojik, hidrolojik yapıları incelenmelidir. Bu alanlarda yapılaşmaya izin verilmemelidir. Su ihtiyacının giderek arttığı ülkemizde tüm sulak alanlarımızın akılcı yönetim planları, havza bütünlüğü içinde ve koruma-kullanma uyumu gözetilerek tamamlanmalı ve uygulanmasına başlanmalıdır. Ülkemizde su potansiyelimizin yüzde 70’ine yakın kısmının tarımsal sulamada kullanıldığı düşünüldüğünde sadece tarımda basınçlı sulama sistemlerine geçerek yapılacak olan su tasarrufu ile sulak alanlarımız üzerindeki baskıyı azaltmak mümkün olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER