MEHMETÇİK ŞEHİT DÜŞERKEN BİZ NE YAPABİLİRİZ?

Afrin’de 11 korkusuz vatan evladını şehit verdik.

Millet olarak yine yüreğimiz parçalandı, uykularımız bölündü, nefesimiz kesildi.

Ne kadar sürecek bu halimiz bilemiyorum.

Gözlemleyebildiğim bir durum şu ki; şehit gelmediğinde veya sayısı az olduğunda devletimizin aslında ne gibi bir mücadelenin içinde olduğunun çokta farkında değiliz. Farkında olsak içinde değiliz.

Biz millet olarak tam manası ile bu mücadelenin içine girmeden Türk ordusu Afrin’i alır ötesine de geçer elbet ancak zalimlerin sultasını yıkıp devranı tersine döndürmemiz çok mümkün gözükmüyor.

Çünkü bir “istikrar” yakalayamıyoruz!

Bu kelimeyi duyduğumuzda muhtemelen aklımıza ya geçimimizi ilgilendiren ekonomi ya da ekonomi bozulacak diye seçimimize etki etmeye çalışanların korkutmaları geliyordur.

Halbuki “istikrar” kelime anlamı olarak: Karar kılma, kararlılık, düzenlilik içinde sürüp gitme anlamlarına sahip olup milleti oluşturan her ferdin kendi bünyesinde göstermesi gereken bir hal durumudur.

Biz ise bunu gösteremiyoruz!

Devletimiz çok kısa süre önce darbe girişimi ile ele geçirilmeye çalışılmış olmasına; doğu güneydoğu illerimizde terör örgütü ve yandaşları işgal denemesi yapmış olmasına; sınır boylarımızda devletimizin bütünlüğünü tehdit edecek gelişmeler yaşanmasına rağmen aradan çok geçmeden günlük keyfimize, tartışmalarımıza, çekişmelerimize aynen devam ediyoruz.

Türk askeri birer ikişer şehit olurken öyle bir kulak kabartıp sayı çok olduğunda kısa bir matem tutup sonra kendi gündemimize bakıyoruz.

Böyle bir yere varamayız!

Kimi kabına sığamıyor soluğu Afrin’de alıyor kimi sokağa çıkıp bayrak elinde şehitler ölmez diye haykırıyor, kimi askerlik şubesine varıp beni de askere alın diye dilekçe veriyor.

Sonuç: Bir anda rahatlayıp günlük hayatımıza kaldığımız yerden devam.

Peki ne yapmalıyız?

Bence milli şuurumuzda, ahlakımızda, ihlasımızda, töremizde, yasamızda bir istikrar yakalamalıyız. Çevremize, milletimize, memleketimize, tüm insanlığa, hayata, ölüme ve ahirete karşı düşüncelerimizde bir güncelleme yapmalıyız.

Çok düşünmeli az konuşmalıyız, çok paylaşmalı az yemeliyiz, her hoşumuza gideni satın almamalıyız.

Oturup çay dahi içilmeyecek seviyede olanların yazıp çizip oynadığı TV programlarına dalıp saatlerimizi harcamak yerine, nereden gelip nereye gittiğimizi anlatan başta yüce Allah’ın kitabı olmak üzere kitaplar okumalıyız.

Evden çıkarken, sokakta yürürken, araba sürerken hep bir gayenin içerisinde adım attığımızı bilerek bu gayeye ulaşabilmek için bir olmanın beraber olmanın önemini hatırlayıp karşılaştığımız tüm insanlara ona göre davranmalıyız.

Toplumsal güven ve birliğimizi sıkı sıkıya sağlamalıyız.

Evlatlarımıza milletimizin mefkûrelerinden, sorumluluk ve tarihten bu yana vermiş olduğu mücadelelerden bahsetmeliyiz. Onları küçük yaşlardan itibaren bilinçli kılmalıyız.

Bunları yaptığımızda gerçekten gereken istikrarı yakalayıp, bugün şehit olan yiğit evlatlarımızın hayalini kurdukları o kutlu ülkeye varabilmek için işin çoğunu başarmış olacağız ki gerisi Allah’ın yardımıdır. O’da biz bu samimiyeti gerçekleştirdik mi vaat ettiği üzere yardımını göndereceğinden şüphemiz yoktur!

Allah istikametimizden ayırmasın!