MHP'YE FETÖ OPERASYONLARI

MHP Lideri Devlet Bahçeli, 29 Ağustos Pazartesi günü MHP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısı sonrası bir gazetecinin MHP'nin Türkçe Olimpiyatları'na karşı çıkması üzerine Fethullah Gülen'in MHP ile aranın düzeltilmesi amacıyla Şerif Ali Tekalan'ı gönderdiği ve Bahçeli'nin 2009 yılında Tekalan'la görüşerek, kendisine 'Ülkücüleri karşınıza alırsınız' diye sert şekilde cevap verdiği yönündeki haberleri sorması üzerine Bahçeli şöyle konuştu:

"2009 yılının Haziran ayında Gazi Üniversitesi'nin Sayın Rektörü Şakir Akça, her yıl olduğu gibi yine yıl sonundaki ziyaretinde yanındaki Şerif Ali Tekalan olduğunu öğrendiğim öğretim üyesi bazı konularda düşüncelerini bizimle paylaşmak istemişlerdir. Biz sizleri seviyoruz, saygı duyuyoruz; ancak birçok faaliyetimize sizler katılmıyorsunuz demişlerdir. Ben kendilerini dinledim. Arkasından da şunu söyledim. Bazı faaliyetleriniz milletçe olumlu karşılanmıştır; ancak bazı faaliyetleriniz olumlu karşılananları da silip atmıştır. Türkiye'nin bütün kültürel değerlerini tahrip eden yayınlarınıza şahit olmaktayız. Bu böyle devam eder, toplumuzun bütün değerlerini tahrip ederseniz bir gün Ülkücü Hareketle karşı karşıya kalmanız mukadderdir. Kendileri bu cümlem karşısında yakında bir seyahatim olacaktır. Bu görüşmeyi aktarabilir miyim? demişlerdir. Biz de bunu istediğiniz yere (Fethullah Gülen) aktarabilirsiniz demişizdir."

Göründüğü üzere Devlet Bahçeli'nin bu sözlerini Şerif Ali Tekalan Pensivanya'ya giderek Fethullah Gülen'e aktarmıştır. Bu olaydan sonra Devlet Bahçeli o zamanlar Cemaat ve AKP ortaklığı tarafından siyasi linçe ve itibar suikastına uğramıştır. FETÖ'cüler el altından Devlet Bahçeli'nin dinsiz olduğu, namaz kılmadığı gibi Allahsızca iftiralarını da yaymıştır. Daha sonra da arkasından MHP'ye kaset operasyonu gelmiştir. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli'nin MHP'ye kurulan kaset komplolarının faili için doğal olarak FETÖ liderini adres göstermesine çok sinirlenmiş ve meydanlarda bunu şöyle dile getirmişti:

"MHP'nin Fethullah Gülen Hocaefendi'ye saldırısı gerçekten bana göre ihanet derecesindedir, kınıyorum. Bu hiç ahlaki değil. Yani Hocaefendi, işi gücü bırakmış da Bahçeli'yle mi uğraşıyor? Bir defa onun bulunduğu makam böyle bir şeye müsaade etmez. Ben inanıyorum ki, aklıselim sahibi ülkücü kardeşlerim de bunun bu yaptıklarından ciddi manada rahatsızlar. Zannediyor ki bunu siyaset malzemesi olarak kullanırsa bundan bir şey elde edecek sanıyor ama çok büyük yanlış yapıyor farkında değil." 

 

Bugün geldiğimiz bu noktada tarih Devlet Adamı sıfatını fazlasıyla hak eden Devlet Bahçeli'yi bir kez daha haklı çıkarmıştır. Devlet Bahçeli'nin bu örgüte karşıtlığı bu örgütün MHP'nin siyasi rakibi olan AKP'nin destekçisi olmasından kaynaklanan bir şey değildi.

Herkes AKP - Cemaat birlikteliği bozulunca cemaatin MHP'de vücut bulacağını zannetti ama Devlet Bahçeli buna da geçit vermedi. Cemaatin Türkiye'nin milli ve manevi değerlerine suikast yapan bir terör örgütü olduğunu gayet iyi biliyordu ve bu yüzden bu örgütün mensuplarını partisinden hep uzak tutmaya çalıştı. Yerel ve genel seçimlerde MHP'ye adaylık başvurularını geri çevirdi. Oysa ki AKP ile arası bozulan cemaat mensuplarından oy gelsin diyerek onlara partinin kapısını açabilirdi ama önce ülkem ve milletim diyen Devlet Bahçeli bunu yapmayarak üstün erdemini herkese bir kez daha gösterdi.

Geldi çattı 15 Temmuz işgal gecesi... O gece kimse hiçbir şey anlamamışken Devlet Bahçeli çıkıp bu bir askeri kalkışmadır biz demokrasinin yanındayız diyince AKP sonradan uyandı. Daha darbenin ordu içindeki hangi grubun yaptığı bile bilinmezken, başarılı olup olmayacağı bile bilinmezken Bahçeli herkesten cesur davranarak darbenin karşısına dikildi ve devlete cesaret verdi. Belki de darbe başarılı olsaydı ertesi gün ilk kellesi gidecek Devlet Bahçeli olacaktı. O gece, Bahçeli, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar ile telefon konuşması yapmış olayın vehametini daha iyi anlamıştı. Bahçeli Marmaris'de tatilde olan cumhurbaşkanını uyarmak için aramış ama ulaşamamıştı. Daha sonra Ümit Dündar Erdoğan'a ulaşarak durumu anlatmıştı. Ankara'ya gitmeyin, İstanbul'a gelin ben sizi korurum demişti. Erdoğan'ın size nasıl güvenebilirim sorusuna Ümit Dündar, beni Devlet Bahçeli'ye sorun efendim demişti. Eğer darbe gecesi Erdoğan, Devlet Bahçeli'nin referans olduğu 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'ı dinlemeyip, hiç yanından ayrılmayan vatan haini yaverini dinleseydi belki de hayatta olmayacaktı.

Ülkücüler maruz kaldığı; morg bekçileri, Fatiha bilmezler, kandan besleniyorlar gibi bir sürü hakareti henüz unutmuş değildir. Samimi olarak bu ülkeye sadakat besleyen herkes iyi ki MHP varmış, iyi ki Devlet Bahçeli varmış diyerek Allah'a şükretsin; 15 Temmuz öncesi Ülkücülere yapılan hakaretler, küfürler ve zulümler için MHP'den özür, Allah'tan da af dilesin.