TÜRK KİMLİĞİ - 2

Türkiye’de Türk’ün Anlamı

Türk, bize göre sadece bir etnik kökenin bir ırkın adı değil, bir kültürün bir şuurun adıdır. Türklük şuuru, kişinin etnik kökeni ne olursa olsun kendini Türk hissetmesi, Türk’üm diyebilmesi ve Türklüğü yüceltmek için çalışması demektir.

Türkiye'de etnik kökeni ne olursa olsun yani ister Kürt olsun, ister Laz, ister Çerkez olsun ister Boşnak… fark etmez... Türkiye’de yaşayan herkes Türk olarak kabul görmektedir. Bu Türklük anlayışının adı Türk Milliyetçiliğidir. Türk Milliyetçiliği, laboratuvar ırkçılığı değildir. Bu ırkçılığı reddeden ve kültür, şuur ve birlikte yaşama ülküsüne dayalı milliyetçilik anlayışı bile Türkiye’deki birçok kesimin hoşuna gitmemekte, anlamamakta veya anlamak istememektedir. Bu kişiler Türk Milliyetçiliğini ırkçılık görülmektedir. Ayrıca Türklüğü de diğer etnik kimliklerle aynı seviyeye düşürerek bir alt kimlik olarak görmeye çalışmışlardır. Bu açık bir Türk düşmanlığından başka bir şey değildir.

Türkiye'de açılım adlı o kara sürecin devam ettiği dönemde, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı bir konuşmada “Türkiye’de herkes Türk değildir. Ben Gürcü’yüm, eşim ise Arap.” demiştir. Türk Devleti'nin başındaki bir devlet büyüğünün bu sözleri Türk Milleti'ni parçalamaya ant içmiş devlet ve millet düşmanlarının sözleriyle maalesef ki o zamanlar aynı paraleldeydi. O dönemde MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Erdoğan'a verdiği “O zaman Bilal(oğlu)’e ne diyeceğiz?” çıkışı bu kimlik açmazını açık bir şekilde ortaya koymuştur. Öyle ya, ben Gürcü'yüm, eşim Arap dersen çocuğa ne diyeceksiniz? Gürcü mü, Arap mı? Eğer etnik köken ise mevzu, anadan mı geçer babadan mı? İşte bu konular milli kimliklerin parçalanmak istendiği her yerde konuşulan bir mesele olmuştur. Türkiye'de ülkenin başındaki insanın bu cümleleri kurması ise son derece yersiz olmuştur.

O dönem bu sözlerle Erdoğan, kendi ayağına kurşun sıkmış duruma düşmüştür. Türklüğün mantıksız olduğunu söylemek isterken kendini tutarsız duruma düşürmüştür. Çünkü başbakanın bu sözleri herkesi Türk üst kimliğinde buluşturan fikrimizin mantıklı olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Çünkü Türklük ana babanın etnik kökenine göre belirlenemez. Türklüğü kabul etmiş kim kiminle evlenirse evlensin kendileri de doğan çocukları da Türk’tür. Yeter ki Türk olduğunu bilsin bunun gururunu yaşasın, bunun şuurunda olsun.

Yaşanılan 15 Temmuz süreci Cumhurbaşkanı Erdoğan'da da fikri bir devrime neden olmuş gibi gözüküyor. Daha önceki etnik kimliklere vurgu yapan, milliyetçiliği ayaklar altına alan, bana Türklükle gelmeyin diyen Erdoğan'ın fikri değişimi elbette çok önemlidir, yerindedir ve olması gerekendir.

Her vatandaşı Türk üst kimliğinde buluşturan bu anlayışın görüldüğü gibi ırkçılıkla, kafatasçılıkla hiçbir alakası yoktur. Asıl ırkçılık bu ülke de 36 etnik grup var hepsine Türk diyemeyiz diyen anlayıştır. Türk Milliyetçiliği anlayışı milleti 36 parçaya bölmez, Türk Milleti üst kimliğinde tüm etnik kökenleri buluşturur. Toplum olarak bu etnik kökenlerin sürekli kaşınmasından rahatsızlık duymalıyız ve bu tartışmaların sağlam temellere kurulmuş Türk Milleti kavramına zarar verdiğini bilmeliyiz.