TÜRK KİMLİĞİ - 3

İçimizdeki Lawrence Zihniyetliler

İngiliz ajanı Lawrence’in şu sözünü bugünler için dikkate alalım: “Türkiye’yi bölüp parçalamak için taşla, tüfekle savaş yapan ordusuna DİN DÜŞMANI; ülkesini sevenlere ise IRKÇI, KAFATASÇI diyeceksiniz. Aksi takdirde Türkleri yenemezsiniz.”.

Tam da böyle olmadı mı? Ergenekon, Balyoz gibi kumpaslarla Türk Ordusu'nun camileri bombalayacağı gibi yalanlar söylenmedi mi? TSK içine sızmış birkaç çürük elmanın ve onların icraatları gösterilerek ordunun din karşıtı olduğu gibi algı oluşturulmadı mı? 28 Şubat sürecinde de bu oyun sergilenmemiş miydi? Aynı oyun Türk Milliyetçiliği üzerine de oynanmadı mı? Türk Milliyetçilerine 1944'den bu yana ırkçı, kafatasçı iftiraları atılmadı mı?

Aklı, beyni, ruhu, Batı'dan beslenenlerin milliyetçiliğe ırkçılık demesi normaldir. Çünkü oralarda öyle görmüştür. Oysaki ırkçı dedikleri Türk Milliyetçileri asıl ırkçılık karşıtı olanlardır. Asıl ırkçılık, ben Kürt’üm, Kürtlüğün anayasal güvence altına alınmasını istiyorum, Kürtçe eğitim istiyorum, Kürtçe savunma hakkı istiyorum gibi bölücü söylemlerdir. Çünkü bu fikirler Türk Milleti’ne denk bir Kürt milliyeti oluşturmaya yöneliktir. Türk Milleti kavramı içinde zaten bulunan Kürt kökenli vatandaşlarımızın Türk Milleti şemsiyesi altından çıkıp bağımsızlığını ilan edip Türk Milleti’nden ayrışması yani Türk Milleti’ni etnik köken ve ırk temelli bölünmesidir aslında ırkçılık. Bu durum sadece Kürt kökenli yurttaşlarımız için değil diğer etnik kökenli yurttaşlarımız için de geçerlidir. Burada Kürt etnisitesini örnek göstermemin sebebi ülkemizi bölmek isteyen dahili ve harici şer odaklarının bu etnisiteyi kullanmasındandır.

Maalesef Türk kimliğine düşmanlık sadece bölücülerle sınırlı kalmamıştır. İktidar partisi de bu Türk Milleti kavramına dönemsel olarak açıkça düşmanlık yapmıştır. AKP eski Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, 2009 yılında “Anayasayı değiştireceğiz ve vatandaşlıktaki Türklük tanımını kaldıracağız. Yoksa demokratikleşmeyi yapamayız. Vatandaşlık tanımı da değiştirilecek. Herkes kendi etnik kökenini ifade edebilecek ve üst kimlik olarak “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım” diyecek. İşte bu, sorunu çözer.” demişti. Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir üst kimlik tanımlaması yoktur. Almanya’da üst kimlik “Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşlığı" değildir. Fransa’da üst kimlik “Fransa Cumhuriyeti vatandaşlığı” olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle saçma bir tanım bulunamaz hatta böyle bir tanım düşünülemez.

Yine pek çok AKP’linin bu paralelde sözleri olmuştur. 1993 yılında Recep Tayyip Erdoğan’ın  “Sen ne mutlu Türk’üm dersen o da ne mutlu Kürdüm der.” beyanatı vardır. 2007 yılında da dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ise "Ne Mutlu Türküm diyene lafını, tutup her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür.” beyanatı vardır. Bu örnekler çoğaltılabilir elbette ve çok şükür ki 15 Temmuz sonrası böyle bir şey duymadık. Boşa dememişler 'bir musibet bin nasihatten iyidir' diye.