YERSE PAZARI...

Pazar kahvaltımı Sedomazoşist abinin yeni stand up gösterisini dinleyerek yaptım..
E tabi gıcık sesi çocuklar üzerinde, başına silah dayanmış bir çocuktan daha fazla iştah kaçırıcı olduğundan ötürü, sorumluluk sahibi bir aile babası olarak kulaklık kullanmak zorunda kaldım.:(

Her ne kadar psikolojik hümanizmi Erasmus’tan okumuş olmasam da, üç aşağı beş yukarı Erasmus kadar psikolojik hümanizmi anlatabilecek kapasitede olduğumu düşünen bir birey olarak az anlatayım gördüklerimi.. 
Sonuçta Adabazar çocuğuyuz hafıııızzz, anlarız haldan yoldan..:)

Videonun bütününden çıkarttığım ana netice şu; oğlan ürkmüş..
Sürekli ne ölümden, ne zulümden, işkenceden şundan bundan korkmadığını tekrar etmesi buna dalalet..(aslında o saydıklarından çok korkar bu psikolojik modeller ve onun için, sürekli güçlü kalma, işkence yapılan değil yapan olma dürtüsüyle hareket ederler ve zamanla korkularına esir olup, gücü elde tutmak için kendilerine her yolu mübah görürler.)
Ve ilk kamera karşısına geçip bu işe alet olduğu güne lanet ediyor ama iş işten geçmiş ve tutunabileceğini düşündüğü dalların tek tek kırıldığını gördükçe de morali bozulmuş, şevki kaçmış, sesinin tonu ve şen kahkaları azalmış.

Videonun başında diyor ki “her söylenene inanıyorsunuz, benim söylediklerime de inanıyorsunuz, bana da inanmayın..!” Burada da, son şovundan bu zamana geçen süre zarfında, kendisiyle alakalı geçmişine dair hem devlet tarafından ortaya konulan bilgiler, belgeler hem de vaktiyle beraber yürüdüğü adamların, aynı kendisi gibi lakin tripodu eksik kameralarla yaptıkları videolarda açığa çıkardıkları, işlemiş olduğu geçmiş suçlarının etkisiyle, izleyenlere karşı ters psikoloji uygulayarak güven tazeleme dürtüsü var. 

Yani şöyle; “ben pisliğin, yalancının biriyim..” 

Bu itiraf karşısında dinleyen diyorki “bu adam kendisini kötü sıfatlarını saklamadan doğru ifade etti.. o zaman dürüst adam, diğer söyledikleri de doğrudur!!!”:)

Yani şimdi kardeşim, şöyle bakmak lazım meseleye; bir tarafta göreceli olarak iyidir-kötüdür Devletin işini iyi yapan bir bakanı var ve bu adam öyle böyle nerelere  gelmişse tırnaklarıyla kazıyarak gelmiş. Bizler gibi sıradan ticaretler yapmış, her Türk vatandaşının sahip olabileceği işletmeler kurmuş, yönetmiş ve adam diyor ki “geçmişimde herhangi bir yolsuzluğumu veya bu tür bir ilişkimi ispatlayın, makamı bırak canımdan vaz geçeyim..mevzu bahis şahısla hayatımda bir kere aynı ortamda bulundum, o da bir cenazede uzaktan uzağa..” 

Karşı tarafta da, hayatını illegalite üzere inşaa etmiş, küçük yaşlardan itibaren hiç biri nefsi müdafaa, namus veya devlet meselesi olmayan, tamamen menfi bir çok suçtan kriminal olmuş, gür sesine istinaden bir şey sanılmış, o veya bu çevrelerce büyütülüp yürütülmüş, hayatı sahte bir adam. 

Hangisine itibar etmeli! Ve bir önceki videosunda dikkat etdiyseniz, kendini kafasına göre aristokraside bir yere oturtmuş ve hayran kitlesine hem nutuk çekip hem ders veriyor ya; “eğer bir gün size sokağa çıkın dersem, anlayın ki çocuğumun başına silah dayanmıştır..” diyor!!!
Senin demenle kaç kişi sokağa çıkacak, onu da merak etmekle beraber, bu söylediğinden; demek ki sen çocuğunun başına silah dayanınca her şeyi yapabilecek, her sözü söyleyebilecek kapasitede birisisin, o anlaşılıyor. O zaman ne bilelim şu an konuştuklarının da çocuğunun başına silah dayanması ürünü zoraki söylemek zorunda kaldığın, yazılıp önüne konulan hikayeler olmadığını değil mi!
(Bak buraya dikkat edin. Kurnaz adam bu, yarın öbürgün (ÇOK KISA ZAMANDA KESİNLİKLE) yakalanınca “çocuğumun başına silah dayanmıştı.. Devletimin emrindeyim..” diye savunma yapabilir!)

O arada, iki arada bir derede “iki kelime konuşursam sistem kilitlenir..” diye Devleti tehdit etti.. Sonra kalktı sayın Cumhurbaşkanını “arkası haftaya, görüşeceyiz Tayyip abi..” şeklinde üstü örtülü, ucu açık, kıvırma paylı tehdit etti. Sonra bunun tırlarıyla el nusraya silah sevkedildiğine dair bir şeyler geveledi.. ki, maalesef her şey kitapta yazdığı gibi yürümüyor dünyada. Adil savaşmak için düşmanın silahıyla silahlanmak gerekiyor ve vesayet savaşlarının moda olduğu coğrafyada, Amerika’nın pekekeyi, Rusya’nın peyedeyi beslediği atmosferde devlet işidir, olabilir bu tür girişimler ve netice bazlı ele alınması gereken hassas husususlardır.. lakin dikkat ettiyseniz, Salı günkü grup konuşmasıyla asıl dümenini bozan, dizaynını allak bullak eden, sayın bakana her koldan tam desteğin önünü açan Devlet beye aykırı bir kelam edemedi-edemeeeezzz..
Dedik ya kurnaz adamdır diye, bilir kimle düşmanlık edeceğini.. Neyse..

Ya aslında videoda başka başka çok çuvallamalarını yakaladım ama dedim ya kahvaltı yapıyordum, not almadım, unuttum ve o sese bir saat daha ayırmaya ne yalan söyleyeyim, hem takatim hem de tahammülüm yok ama videolarının uzunluğundan şikayetçi olanlar varmış ya.. herhalde Twitter’ına yazıyorlar.. Onlara da “kendimi ifade etmem lazım..” dedi ya; bu da balonunun söndüğüne, şov hayatının yavaş yavaş bittiğine dalalet suni teneffüs çabalarından teşekkül bir hâl ifadesidir. “Ne olur deliğe süpürmeyin, izleyin işte beni..” diyor adam, anlayın da, yaban ellerde zaten, kırmayın oğlanı.:)

Hani hep 40 yaş altını vurguluyor ve sözde onlara hitap ediyor da, kafasına göre kanı kaynayan gençlerden kendine taraftar kitle oluşturma, kamuoyu yakalama, arka edinme derdine düşmüş ya;
Bende aynı kitleye sesleneyim; Bunlar boş adamlar gençler, bunlar sahte kabadayılar.. Sakın ha bunların süslü kelimelerine enlerine endamlarına bakıp özenip meyletmeyin; bunların ünü usülsüzlüklerinden, yolsuzluklarından, arsızlıklarından gelir, meziyetleri de garibanı dövüp eziyet etme, parasına, malına çökme, az dişlisini de sırtından vurdurma üzeredir. Yoktur adam akıllı, yüze yüz, kana kan, dişe diş ve de haklı, hukuklu, rahmani mücadeleleri lakin biz şahsın, geçmişinde Bafra’lıyla dişe diş mücadeleyi gözü kesmediği için kendi kendini ihbar edip, Akmerkez’de yakalatmasından biliriz ederini! 
Ama benim gibi arkasız, gariban bir tüpçüyle (beşer ara ara şaşıyor demek. Bak ben de yalan söyledim) yeke yek bir kafese girmeye gözü kesmese de, her daim önüme ve ileri bakan bir adam olarak çok arkamı kollama ihtiyacı hissetmediğim için, ensemden, sırtımdan, baldırımdan vurdurabilecek kapasiteye sahiptir.(Genelde dost biriktiririm ama dünya halidir ve her şey insanoğlu içindir; bir gün o niyete giren birileri olma ihtimaline karşı dostane tavsiyem, dünyaya eziyet olmamamız adına, boyundan yukarısıdır..))

Evet gençler, aman ha dikkat.. Bir de tutturmuş turan turan.. Kafasına göre milliyetçi cenaha da göz kırpıyor.. Sana kaldıysa Turan, bize lazım değil ulan!

Hep şunu söylerim gençlere; konu üzere olduğu için azıcıkta karalayayım, hem belki bir iki kanı deliye faydamız olur, uyanmalarına vesile oluruz.. 
Gayrimeşruda para kolay kazanılır ve büyük ölçüde zahmetsizdir. Her ne kadar bilişim ve teknoloji çağında işler eskisi kadar kolay olmayıp, mobese, güvenlik kamerası, sosyal medya, yer tayini gibi materyallerle yakayı ele vermek hızlandığı için gayrimeşru alanlar ciddi oranda azalmış olsa da; üç beş tane her şeyi göze almış gözü kara adam bir şehri zaptedebilir, insanlara ızdırap olabilir. Ama şu bir gerçektir; tüm su testileri su yolunda kırılmıştır ve alnının teriyle çalışıp akşam evine götürdüğün bir ekmekten daha tatlı bir nimet yoktur. 
Para ayrı şeydir, bereket apayrı.. Adam vardır asgari ücretle gül gibi geçinir, adam vardır, her ay eline bir servet geçmesine rağmen iki yakası bir araya gelmez. Çocuklarımdan en büyüğü söylediklerimi anlayacak kapasitede ve ona her zaman derim ki “oğlum para önemlidir ama insanlığın önüne geçmediği sürece. Allah sana yüz milyon lira servet verir ama karşılığında yüz bir milyon liralık bir sıkıntı da verebilir!!! Onun için hayatınızı ve geleceğinizi akçe değil insanlık üzerine kurun ki gerçek kazananlardan olun..” 

Geçenlerde bir genç, arkadaş bildiği, hürmet ettiği, yol yürüdüğü tefeci bir abisiyle yaşadığı bir olayı anlattı! İşin içine para girince abilik kardeşlik bitmiş bir anda ve çocuğa dar gününde verdiği iki bin lira karşılığında imzalattığı senedi yirmi bin lira olarak tahsil etmiş!
Dedik ya, “yerse pazarı..” diye, bunlar kime ne vereceklerini de bilirler. 
Adam tefeciden para istiyor, tefeci param yok diyor.. Bir iki üç, en son “sen nasıl tefecisin, paran yok..”  dedi, tefeci de ortamın şenliğine ve incinen gururuna istinaden olsa gerek “bende senin istediğin paralar hep var da, geriye güzellikle sen vermezsin, zorla da ben alamam, onun için yok diyorum..” dedi..:)

Aman ha gençler.. aman ki aman.. aç durun, açık durun, bunlara sakın ha sakın meyletmeyin, o pisliklerle yüz göz olmayın. Ve etrafınızda varsa bekleyin ve seyredin, adaleti sonsuz olan Allah’ın gazabına bu dünyada da nasıl uğradıklarını. Hiç iki yakaları bir araya gelmez; ne hastalıkları biter ne de dertleri. Çuval çuval paraları olsa ne olur! Köpeğe at, yemiyor sonuçta.

Alma mazlumun ahını, tabii ki çıkacak aheste aheste. 

Hiç sevmiyorum hiç.. Bazen bulunduğum ortamlarda duyuyorum “şu tefeci, şu para satıyor..” diye, isterse babamın oğlu olsun, anında bir tiksinti geliyor içime, anlatamam. 
Ölüsüne tek rahmet okumadığım ve dünya bir piskikten daha temizlendi düşüncesiyle, ölüm haberini aldığımda derin ve temiz bir nefes çekerek ciğerlerimi doldurduğum aşağılık bir zümrenin neferi görürüm o kitleyi.
Yüce Allah kanımın karıştığına, soyuma sopuma yaşatmasın ne almayı, ne de satmayı. Amin

............
Bakara, 2/275. Ayet 

اَلَّذ۪ينَ يَأْكُلُونَ الرِّبٰوا لَا يَقُومُونَ اِلَّا كَمَا يَقُومُ الَّذ۪ي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَالُٓوا اِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبٰواۢ وَاَحَلَّ اللّٰهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبٰواۜ فَمَنْ جَٓاءَهُ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّه۪ فَانْتَهٰى فَلَهُ مَا سَلَفَۜ وَاَمْرُهُٓ اِلَى اللّٰهِۜ وَمَنْ عَادَ فَاُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ 

Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, "Alış veriş de faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah'a kalmıştır. (Allah onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.