Yolunuz yol değil!

Bugün biraz değişiklik yaparak vatandaş olarak yaşantımızı direk etkileyen bir konudan bahsedeceğim.

Hayat boyu üzerinden geçtiğimiz yollar.

Köyleri, kasabaları, şehirleri, birbirine bağlayan yollar.

Aileleri, akrabaları, sevdalıları, ayrı düşenleri birbirine kavuşturan yollar.

Türkiye’de 2002 yılından sonra yol yapım işleri ciddi derecede hızlandı. Öyle ki şuan Başbakan olan Binali Yıldırım’ın gazete arşivlerini karıştırarak bulduğumuz 2010 yılında Ulaştırma Bakanı iken yaptığı açıklamalara göre, dünya standartlarında yıllık 200-250 km duble yol yapıldığını, kendilerinin ise yılda 1500 km yol yaptıkları ifadeleri ile en yetkili ağızdan bunu teyit etmiş olduk.

Kendi iktidarlarına kadar, yani 2002 yılına kadar toplamda 6 bin 100 km duble yol var iken, 8 yılda 11 bin 700 km yol yaptıklarını aynı açıklamaların devamında okuyabiliyoruz.

Yapılan bu uzun ve geniş yolların, beklenilenden daha kısa sürede yıpranması, adeta yolculuk yaparken deniz gibi dalgalanması, yağmurlu havalarda yük kamyonları ve tırların oluşturduğu su kanallarının içine girdiğimizde tehlike yaratması, işte bu hızlı yol yapımının bize getirmiş olduğu sıkıntılar.

2002 yılından itibaren görev yapan bakanların açıklamalarına baktığımızda bu bir siyasi tercih, hızlı yol yapabilmek adına bazı kalite standartlarından ödün verilmiş.

Dar olan tek şerit yollar yerine, geniş ve çift şerit ancak ömrü çok uzun olmayan bakım maliyetleri yüksek olan yollar yapmak siyasi bir tercih olabilir. Umarız yapılan bu tercih, yolların ekonomiye ve refah seviyesinde ortaya koyduğu katma değere bakıldığında toplamda ülkemize ve insanımıza faydası oluyordur. İleride bu konu üzerinde araştırma yapmak üzere bu kısmı kapatıyorum.

Gelelim şehir merkezlerinde cadde ve sokaklarda kullandığımız yollara.

Mesela kendi mahalleme bakıyorum, geçen sene yapılan asfaltlar var, yapıldıklarında çok memnun kalmıştık, artık imar planlarında yollara daha geniş alan bırakıldığı için, tertemiz geniş geniş yollarımız olmuştu.

Fakat daha üzerinden bir sene geçmeden köstebek yuvası gibi yollarımız kesildi.

Her yeni temel atılan bina sonrası yol ya karşıda ki elektrik direğinden inşaat alanına, ya köşedeki kanalizasyon girişinden binanın köşesine boylu boyunca kesiliyor. Doğal gaz, telefon, boru yenileme vesaire gibi işler içinde kesilenler var artık hangisi ne için kesildi takip edemiyorum.

İnşaat yapan firmaların birçoğu demirlerini tuğlalarını, çalışma sehpalarını, araçlarını çekip bir aracın bile zor geçeceği bir duruma getiriyorlar yollarımızı, kim müsaade ediyor bilemiyorum.

Onca imar planları yapılıyor, imar komisyonları çalışıyor, bu komisyonlar sadece imara açmak ve parsellemek noktasında mı takip yapıyorlar?

Yetkililerden aldığım bilgiye göre yol yapımından önce alt yapı hizmetlerinin tamamlanması gerekiyor. Fakat bizde işler böyle ilerlemiyor. Her yeni bina için belediye yolları kesiyor, üstelik bu maliyetlerde daha önce yapılan yolun maliyeti gibi yine vatandaşın cebinden çıkıyor. Sakarya’nın tüm ilçelerinde durum böyle. Çamurdan kurtulduk diye sevinen vatandaş, çok geçmeden yolların kesilip biçilmesinden dolayı oluşan çukura düşüyor.

İktidar sahiplerinin en çok övündüğü konu olan yolların böyle yıpranması kesip biçilmesi hor kullanılmasına nasıl göz yumduklarını anlayamıyorum.

Ne diyelim

Allah planlı, programlı, disiplinli ve kaliteli hizmet edecek insanları başımıza yönetici yapsın.

Bu kadar yol meselesinden bahsedince, yollarda birleşenlere yazmadan edemeyeceğim.

Demirtaş’la görüşmeye gidip izin alamayan HDP’lilerin, daha önce Demirtaş’ı ziyaret etmiş, eşine taziyede bulunmuş CHP’li vekillerin başını çektiği “adalet” yürüyüşüne katılmalarına hep birlikte şahitlik ettik.

Ne diyelim arkadaş bizim siyasi partilerimiz bir tuhaf.

İktidar partisi Habur’da teröristlere yapılan karşılama ve sonrasında memleketi uçuruma kadar götürdüğünü görünce yüz seksen derece geri döndü.

Biz bu dönüşün arkasında durup, memleket adına terörle mücadele şuurunun güçlendirmek için var gücümüzle çalışırken, bu sefer muhalefet partisi her türlü özerklik taleplerini dile getiren bu bölücülerle kucaklaştı.

Ne diyelim bölücülere fırsat verenler, göz yumanlar, medet umanlar, onlarda insan diyenler, onlara da adalet lazım diyenler sizin yolunuz yol değil.

Aynı yukarıda yapılan yolların yol olmadığı gibi.

İster düşün... Kendini ister hayale kaptır...

Uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.

Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır

Sevimli bir hayale açılırken kolların

ATSIZ

Kalın sağlıcakla.